Yolsuzluk, adaletsizlik, fakirlik, işsizlik, elektrik ve içme suyu yoksunluğu gibi sorunlardan dolayı Irak halkı bir çok vilayette ayaklanmış, havalanları ve petrol tesislerine el koymuştu.
Aslında ayaklanmaları başlatan İran'dır. Sebebi de şudur: Irak'ın Mayıs 2018'de yapılan; son genel seçimlerini İran karşıtı Sadr Koalisyonu kazandı. Ancak tek başına iktidar olamıyor. Sadr seçimi kazanır kazanmaz ilk olarak İranlı generalleri Irak'tan çıkmaya davet etmişti. Diğer taraftan farklı İrancı partilerin oy toplamı Sadr'ın oylarını hayli geçiyor. Ancak kendi aralarında anlaşmazlıklar var.
Bunun üzerine İran Irak'a sattığı elektrik akımını kesit, sonra nehir ve içme suyu kaynaklarını kesti.
Elektriksiz ve susuz kalan halk bir anda ayaklandı.
Halk Irak merkezi hükümetinin sorunları çözemeyeceğini bildiği için Farsça pankartlarla İran yönetimine sesini duyurmaya çalıştı.
15 maddede Irak protestoları: Halk neden ayaklandı, ne olacak? Ekonomik ve siyasi veriler
Irak'ın güneyinde ve Orta bölgelerindeki şehirlerde halk protesto gösterileri düzenliyor. Basra'da başlayan, Necef, Kerbela ve Bağdat gibi bir çok kente yayılan gösteriler şiddete dönüştü. Sivil halk petrol tesislerini, havaalanlarını işgal etti, siyasi parti binalarını yaktı. Peki bu halkı ne istiyor? Bu duruma nasıl gelindi?ZERnews editörü konuyu 15 maddede açıklıyor.
EKONOMİK BOYUT
15- 2003'ten 2017'nin sonuna kadar; 996 trilyon dinar (4.1 trilyon TL) Irak kasasına girmiş bulunmaktadır. İktidarlar düzeyinde kaçak petrol satışları sonucunda bir o kadar da gayriresmi gelir oldu.14- Bütün bunlara rağmen Irak'ın orta bölgeleri ve güneyinde hiç bir hizmet yapılmadı. Irak'ın kuzeyindeki Kürdistan Bölgesi nispeten daha iyi. Düşünün ki Başkent Bağdat'ta trafik ışıkları bile kentin büyük bir bölümünde yok. İçecek su sorunu hat safhada, elektrik yok, iş yok, gıda yok... Yönetim kendi halkını Petrol tesisleri için eğitip iş vereceğine, eğitime yatırım yapmadı, sürekli dışarıdan kalifiye eleman ve uzmanlar getirerek çalıştırdı. Halk ise aç ve perişan bir şekilde seyretmekle yetindi.
13- Sivil halkın gerçekleştirdiği protesto gösterileri hak talebine dayanıyor. Ancak İran, Suudi Arabistan ve İngiltere başta olmak üzere bu protestolara kan bulaştırarak, bu temelde yönetimden siyasi ve ekonomik fayda koparmak için çalışıyor. Dolayısıyla sonunun nereye varacağını kestirmek güç.
12- Irak - Bağdat yönetiminin göstericilere yaklaşımı ise çok katı ve vahşice olduğu görülüyor. Bu da olayların daha da büyümesi ihtimalini doğuruyor. Halk bu protestolar için "Fakirlerin Devrimi" adını koydu, açlık grevine başladı.
11- Her ne kadar hükümet geçici tavizlerle protestoları durmayı başaracak olsa dahi, temel sorunları giderecek bir zihniyet ve yaklaşıma sahip olmadığı için bu kaosun sonu gelmeyecek gibi görünüyor. Basra gibi 3 milyondan fazla insanın yaşadığı bir vilayette tatlı su; içme suyu yok. Elektrik İran'dan satın alınıyor.
10- Protestoculara elektrik için 50 milyon dolarlık bütçe ayrıldığı açıklandı. 2014'ten 2017'te kadar farklı hizmetler için 720-150 trilyon Irak dinar bütçe ayrıldığı söylenmişti. Altyapı ve üretim hizmetleri için 250-300 trilyon Irak dinarı ayrıldı. Bu bütçede Kürdistan Bölgesi hariçtir. Elektrik, tarım, üretim, su... gibi hizmetler için yaklaşık 6 bin dev proje parlamentoda onaylandı bütçesi verildi. Ancak siyasi yönetimler bu parayı sadece hortumladı, hiç bir hizmeti yerine getiremedi.
9- Irak'ta akarsular, doğalgaz, zengin petrol yatakları olmasına rağmen elektrik, İran gibi geri kalmış bir ülkeden alındığına bakılırsa sorumlusuzluğun boyutu anlaşılabilir. Öyle görünüyor ki Irak sorumluluk sahibi, ülkeye yatırım yapan iktidarları önümüzdeki 10 yıllarda da hiç görmeyecek.
SİYASİ BOYUT
8 - Irak'ın diktatör lideri Saddam Hüseyin'in kurduğu BAAS (Sosyalist Arap Diriliş Partisi) rejimi, 2003'te son buldu. Bu rejimin resmi adı Sosyalist olsa da Faşist, Diktatör, Sünni mezhepçi ve Arap milliyetçisiydi. Saddam döneminde Kürtler ve Şii Araplara karşı soykırımlar yapıldı.7- Saddam iktidarının son bulmasından sonra; 2003'te yeni bir Irak kuruldu. Bu yeni Irak sistemi Şii mezhepçi oldu. Bu defa Sünnilerden intikam almayı önlerine proje olarak koydular. Kürtlerin askeri ve diplomatik gücü, Batı ülkelerinin garantör olması sonucunda mecburi olarak Irak federal bir devlet sistemine geçiş yaptı.
6- Sünniler bu sistemi red ettiği için referandum ve seçimleri boykot etti. Dolayısıyla anayasa hazırlanırken, yeni iktidar kurulurken, Sünni Araplar hiç yoktu. Ve tüm yasal süreç onların yokluğu temelinde; aleyhlerne oldu. Kürtler masada olduğu için Anayasa'ya çok önemli haklarını yazdırdılar.
5- Sünni Arapları kıyımdan geçiren Şii Mezhepçi iktidar tamamen İran'daki Şii dini liderlerin kontrolündedir. Güçlendikçe Kürtler ilgili Anayasa maddelerinin uygulanmaması için direttiler. Dolayısıyla Sünni Araplar'ın yanı sıra, liberal Kürt halkını ve askeri gücünü de karşılarına aldılar. Ancak askeri olarak Kürtleri Sünni Araplar gibi katletmeye güçleri yoktu bunun için yapamadılar.
4- Ekonomik paylaşıma gelince: Şii Mezhepçi parti ve yöneticiler sadece Sünni Arplar ve Kürtlere değil, kendi Şii Arap kitlesine de ekonomik olarak zulmediyordu. Petrol gelirlerini halktan çalan yöneticiler halkı üretimsiz, işsiz, susuz, elektriksiz bırakıyordu. Sesini çıkaranları rüşvetle sustuyordu. Ancak nereye kadar....
3- Derken El Kaide'nin bir kolu IŞİD ile ortaya çıktı. Mezhepçi yönetimin zulmünden bıkan Irak halkı "Denize düşen yılana sarılır" misali IŞİD'e sarıldı. Nasıl ki Saddam döneminde Sünni iktidar Şii Irak halkına zulüm ve katliamlar yapıyorken, bu defa Şii mezhepçi iktidar aynı şeyleri Sünnilere yapıyordu: Çocuk yaşlı demeden toplu kıyımlar, kadınlara tecavüzler, insanlık sınırlarını aşan ağır işkenceler v.s. Güya bu şekilde Peygamber torunu Hz. Hüseyin'in intikamını alacaklar.
2- IŞİD ile ağır bir savaş veren Irak Şii İktidarı'nın artık ekonomik olarak tamamen çöktü. Artık günü kurtarmak için halkı rüşvetlerle susturamıyordu. Halbuki daha önce rüşvete verdiği dev bütçeleri altyapı ve diğer temel ihtiyaçlar için yatırım yapsaydı, bu dura gelinmezdi.
1- Basra'da Şii halkın başlattığı protesto gösterileri ayaklanma niteliğini de taşıyor. Bu protestolar Sünni Arapların olduğu bölgelere yansırsa Irak için büyük insani ve sistemsel çöküş anlamına gelebilir. İran-İngiltere, Suudi Arabistan-ABD provokasyonlarının had safhada olduğu; Şii, Sünni, Kürtler ve azınlıkların memnun olmadığı Irak'ı zor günler bekliyor. (ZERnews)
Video: Bağdat'taki protestolar: