Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve ana faktör olarak Kürdistan'a ilişkin olarak resmi açıklama yaptı.
Kürdistan Sosyalist Partisi (Kürtçe: Partiya Sosyalîst a Kurdistan - PSK) 1974 yılı sonlarına doğru kurulan Kürt partisidir. Partinin hedefinde yoksul ve orta sınıf köylüler, işçi sınıfı, esnaf ve zanaatkarlar, aydınlar ve diğer emekçiler yer almaktadır. Parti, Kemal Burkay tarafından kuruldu. Burkay, partiden 2003 yılında yapılan 7. Kongre’de kendi isteği ile ayrıldı. Partinin temel amacı ulusal demokratiklik kazanmak, demokratik bir Kürt toplumu kurulmasını sağlamak ve sosyalizmdir ve günümüzde partinin genel sekreteri Mesut Tek'tir.
PSK'NİN YAPTIĞI RESMİ AÇIKLAMA ŞÖYLEDİR:
Türkiye’de siyasi gündemin temel maddesini bozulan ABD-Türkiye ilişkilerinin bozulması ve bunun Türk ekonomisine olan olumsuz ve yıkıcı etkisi oluşturuyor.![]() |
Foto: Mesut Tek, PSK Genel Sekreteri |
Türkiye’de de ekonomik sisten dolar üzerine inşa edilmiş bulunuyor. Türkiye’de ithalat da dolar kullanılıyor. Bu nedenle de doların TL karşısında her değer kazanması Türk ekonomisi etkiyor. Doların son ani yükselişi Türk ekonomisinde fırtınalar yarattı. Bir kaç gün içinde Türk devletinin iç ve dış borçları önemli oranda arttı. Bir başka ifade ile devletin hazinesi tam takır, Hazinen dolması için şimdiye kadar yapıldığı gibi vergiler artırılacak, yeni vergiler çıkartılacak.
Açıklanan resmi rakamlar, son bir kaç hafta içinde yüzlerce küçük ve ortaboy işletmenin iflas ettiğini, çalışanlarının işsizler ordusuna katıldığını söylüyor.
Doların bu ani yükselişi, başta işçiler ve memurlar olmak üzere sabit gelirlileri bir geceda daha fakir hale getirdi.
Türkiye’de üretim büyük oranda dışa bağımlı olduğu için, buğday, pirinç, nohut, et gibi temel gıda maddelerinin önemli bir kısmı ile, başta ılaç olmak üzere öteki tıbbı malzemeler dışardan ithal edildiği için, doların bu ani yükselişiyle bu maddelerin fiyatları da arttı, artıyor. İşsizlik ve fakirlik el ele vermişler, halkın yaşamını çekilmez hale getiriyorlar.
Sayın basın mensupları,
Bu krizin, kötü ekonomik gidişin sorumlusu AK parti hükümetidir, saşkası değil. Çünkü 16 yıldır ülkeyi onlar yönetiyorlar, ekonomi politikayı onlar belirliyorlar.
Yaşanan ekonomik krizin temel nedeni siyasidir, AK Parti hükümetinin uyguladığı politikalardır.
Kriz Papaz Brunson nedeniyle ABD ile Türkiye arasında yaşanan gerginlikten çıkmadır. Krizin nedenleri çok farklı, Brunson sorunu ise sadece bir bahanedir, bardağı taşıran son damladır.
Nedenlerin başında Suriye sorunu geliyor. ABD-PYD ilişkisi, ABD’nin İran’a yönelik ambargo kararı, Rusya’ya S-400 füze sıparişinin verilmesi, F-36 savaş uçaklarının teslimatı, HALKBANK Genel Müdür Yardımcısına verilen hapis cezası ve Rıza Zarap Davası gibi gelişmeler Türkiye-ABD ilişkilerinin bozulmasına yol açtı.
Herşeyden önce Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizin nedeni AK parti hükümetin iç ve dış politikasıdır, OHAL’dır, insan haklarının ayaklar altına alınması, örgütlenme hakkının, demokratik hak ve özgürlüklerin kullanılmasının sınırlandırılmasıdır. Kuzey kürdistan’ın militarize edilmesidir, askeri operasyonlarda, Kürd sorunun şiddet yoluyla çözümünde ayak diretmedir. Suriye ve özellile batı kürdistan yönelik saldırgan politikanın devem ettirilmesidir. Yargı sistemidir, yargının bir bütün olarak AK Parti hükemetinin emri altına girmesidir, Erdoğan’ın talimatlarıyla karar vermesidir.
Evet, Türk ekonomisine dışardan özellikle de ABD eliyle bir müdahale var. Ama bu krizin temel nedeni bu müdahale değil. Temel neden uygulanan ekonomik, siyasal ve diplomatik politikalardır. Bu gerçek göz önünde bulundurulmadan, buna uygun politikalar hayata geçirilmeden krizden çıkış mümkün değildir.
Ama AK Parti hükümeti ve Erdoğan bu doğrultuda adım atmak yerine, dış müdahalelerden bahs ediyorlar, milliyetçi duyguları körüklüyorlar, krizden çıkış için halkı fedekarlığa çağırıyorlar. “Hepimiz aynı gemideyiz, gemi batması halinde hep birlikte boğuluruz” diyorlar.
Biz PSK üye ve taraflarları olarak krizden çıkmak adına fedekarlık yapmak istemiyoruz. Bugüne kadar uygulanan politikalardan kimler, hangi sınıf ve güçler yararlandılarsa onlar fedekarlık yapmalıdırlar, emekçi kesimler değil.
Bis PSK olarak bilinmesini isteriz ki aynı gemide olmamız önemli değil, geminin rotası ve dümeninde kimin olduğu önemlidir.
Açıktır ki geminin dümeninde Cumhurbaşkanı Erdoğan var ve rotası da tek kişi diktatörlüğü, otoriterleşme yönündedir. Ve bu siyaset ile sorunu çözmek mümkün değildir.
Türkiye’nin bu krizden çıkmasının ilk şartı, son yıllarda uygulanan ekonomik, siyasi ve dış politikanın değiştirilmesidir.
Biz bir kez daha Cumhurbaşkanı’na içte ve dışta uyguladığı şiddet politikasından vazgeçme, uzlaşı, diyalog ve barışın sağlanmasını temel politika haline getirme ve demokrasi yönünde adımlar atma çağrısını yineliyoruz.
Önümüzdeki süreçte pahallılık ve işsizlik giderek artacaktır.
Bu nedenle sendikaları, sivil toplum kuruluşlarını, demotratik kitle örgütleriyle siyasi partileri, işsizliğe, pahallılığa karşı mücadele için, krizin faturasının emekçi halka kesilmesinin önüne geçilmesi için el ele vermeye, demokratik ve barışçıl eylemler gerçekleştirmeye çağırıyoruz.
Diyarbekir, 16 Ağustos 2018
Kürdistan Sosyalist Partisi