ZERnews - 1960'lı yıllarda ABD'li bir ilkokul öğretmeni olan Jane Elliott, ülkelerindeki ırkçılığın zirve yaptığı dönemlerde, öğrencilerini ırksal ayrımcılığa karşı daha duyarlı hale getirmek için bir deney yapmak ister.
Yaşadıkları yer beyaz, ırkçı ve muhafazakar ABD'lilerin yoğunlukta yaşadığı olduğu Iowa eyaletine bağlı bir kasabadır. Elliott, sınıfta yaptığı bir etkinlik nedeniyle öğrencileriyle birlikte her ay bir kahraman seçer. O ayın kahramanı ise, Amerikan yurttaş hakları hareketi önderi, dünya genelinde şiddet karşıtı ve ırksal eşitlik görüşleriyle tanınan ve 1964 yılında Nobel Barış Ödülü'nü kazananan Martin Luther King olur.
Bu seçimden kısa bir süre sonra Martin Luther King suikaste uğrar ve hayatını kaybeder. Dolayısıyla ilerleyen günlerde sınıfta bu konu açılır ve öğrencilerin nabzını ölçmek isteyen öğretmen Elliot, onlara siyahiler hakkında sorular sorar.
Sınıftaki öğrenciler siyahilerin genel olarak onların pis, aptal, tembel insanlar olduğu ifade eder ve öğretmen bu durum karşısında öğrencilerine ırkçılık ve ayrımcılığın ne kadar kötü olduğunu anlatmak üzerine fikirler düşünür. Öğretmenin bunun düşünürken bildiği şey öğrencilerin televizyon dışında belki de hiç siyahi insan görmedileri ve bu kötü düşüncülerinin sebebinin de yaşadıkları çevre ile ailelerindeki tutumlarıdır.

Öğrencilerine güzel bir ders vermek isteyen Elliott, sınıfta öğrencilerini kahverengi ve mavi gözlü olanlar olmak üzere ikiye ayırır. Kahverengi gözlü olanların kollarına bir bant yapıştırarak, olanların daha zeki olduğunu söyler. Elliott, mavi gözlü öğrencilerin ise aptal, tembel ve kahverengi gözlü öğrencilere göre daha geride olduklarını söyler. Hatta öğretmen deneyin dozunu daha da artırıp, kahverengi gözlü öğrencilere, mavi gözlülerle arkadaşlık yapmamalarını tavsiye eder.
Savının inandırıcı olmasını isteyen öğretmen Elliot, onlara birkaç 'uydurma bilimsel' veriden bahseder. Bunun üzerine fark eder ki sınıftaki başarısız kahverengi gözlü öğrencilerin derse katılımları ve özgüvenleri artarken, en başarılı mavi gözlü öğrenciler geride kalmaya başlıyor.
Elliott, teneffüslerde kahverengi gözlü öğrencilerin, mavi gözlü arkadaşlarını aralarına almayıp, onların başarısız ve aptal insanlar olduklarını söylediklerini hatta hatta birkaç kız öğrenci, aralarına aldıkları mavi gözlü bir kızı darp ettiklerini görür.

Böyle bir reaksiyonu beklemeyen Elliott, ertesi gün bu kez dünkü savının yanlış olduğunu, tam tersine mavi gözlü insanların daha zeki, daha başarılı ve diğer her konuda daha iyi olduklarını, kahverengi gözlülerin ise daha geride insanlar olduklarını söyler.
Bu kez ise olaylar beklediğimiz gibi gelişmez. Mavi gözlü öğrenciler kahverengi gözlülere kendilerine davranıldığı kadar sert davranmaz ve dün tecrübe ettikleri bu duygudan dolayı daha yumuşak, daha anlayışlı bir tavır sergileyip arkadaşlarının kötü hissetmelerin izin vermezler.
Deneyine artık son vermek isteyen Elliott, bu deneyden sonra onları karşı karşıya getirip, "şimdi siyahi çocuklar nasıl hissediyor anladınız mı?" diye sorar ve ortaya çıkan tablo inanılmazdır!
Öğrencilerin hepsi öğretmenin bu sorusu üzerine birbirine sarılıyor, kimisi ağlayıp kimisi gülüyordur. Öğrencilerden birkaç tanesi ise öğretmen Jane Elliott'a, Martin Luther King'in çocukları olup olmadığını sorar ve o gün King'in karısına bu küçük çocuklar hep birlikte mektuplar yazar.
Bu olaydan sonra ülke gündemine gelen öğretmen Jane Elliott'a, çocuklar için kullanması için bir de fon verilir.