Makale: Bedel Encu / ZERnews
Güney Kürdistan'lı (Irak), Kürt bir ailenin çocuğu olarak 1927 yılında Mısır'da dünyaya geldi. Mescid-i Harâm ve Medine-i Münevvere’de Kur'an okudu. Bu okuyuşları öyle beğenildi ki, bundan sonra “Mekke’nin Sesi” diye kendisine lakap verildi.. 30 Kasım 1988'de hakkın rahmetine kavuştu. Abdulbasit Muhammed Abdulsamed kimdir?
ALİM BİR AİLE ÜYESİ
Dinlemek için çıkan ekranda en üstte X çarpı işaret veya ortada çıkan Listen in browser yazısını tıklayın:
Dedesi Şeyh Abdussamed, Kur’ân ilimleri ve hafızlığındaki üstünlüğüyle bilinirdi. Babası Şeyh Muhammed Abdussamed de hafızlığı ve tecvîd ilimlerindeki ustalığıyla tanınırdı. Kardeşleri Mahmûd ve Abdulhamîd Kur’ân hafızlarıydı.
ÇOCUK YAŞTA BAŞLADI
6-7 yaşlarında Kuran'ı hızlı bir şekilde ezberlemeye başladı. 10 yaşında geldiğinde tümüyle ezberlemiş, Kur'an hafızı olmuştu. 12 yaşına geldiğinde, artık Kinâ’nın her yerinden kendisine davetler geliyordu. Gittiği her yerde Şeyh Abdulbasit’ten bahs ediyordu.
GÖNÜLLERİ FETH ETTİ
Hz. Zeyneb’in doğumunun kutlandığı, her bölgeden insanların büyük Kur'an alimlerinin ziyaret ettiği camiye gider. Burada çok meşhur ve tecrübeli kariler (Kur'an okuyucuları) de yer alır. Bu kârîlerin en meşhurları Şeyh Abdulazîz Zâhir, Şeyh Abdulfettâh eş-Şa‘şâ‘î ve Şeyh Mustafâ İsmâ‘îl ve diğerleri…
Gecenin yarısından sonra Ehl-i Beyti sevip de farklı farklı şehirlerden gelen kimseler Hz. Zeyneb Mescidi’ne grup grup akın ederler. Abdussamed’in Mısır’da ikâmet eden akrabalarından biri, bu genç delikanlının çıkıp da aşır şeklinde Kur’ân okuması için izin ister ve ona izin verilir.
Çok büyük bir insan topluluğunun ortasında kıraate yani Kuran okumaya başlar. Tilâvet Ahzâb Suresi’ndendir. Mescidin her tarafını sessizlik bürür ve gözler cesaretli olup büyük karilerin mekanına oturan, küçük kariye çevrilir. Fakat bu sessizlik çok fazla sürmez.
Sessizlik biraz sonra yerini bağrışmalara ve haykırmalara bırakır. Mescidin her bir yanı "Allah!" "Allahu Ekber" diye kalpten gelen birtakım sloganlarla inler. Bunun sebebi küçük Abdulbasid'in okuduğu aşrı şeriftir. Bu kıraat bir saatten fazla sürer. Kıraat çok güzel ve etkileyici olur.
Abdulbasit hatıralarını anlatırken şöyle der:
"10 yaşıma geldiğimde Kur’ân’ı tamamıyla ezberlemiştim. Babam Ulaştırma Bakanlığı’nda görevli, dedem ise âlimlerdendi. Onlardan Kur’ân ilimlerini öğrenmek istediğimde bana Şeyh Muhammed Selîm’in elinde yetişmem için Tantâ’ya gitmemi söylediler. Erment ile Tantâ arasındaki mesafe çok uzaktı. Tantâ’ya gitmek üzere yola çıkmama bir gün kala, Muhammed Selîm’in, Erment’e geldiğini öğrendik. Sanki kader, en uygun zamanda bu adamı bize göndermişti. Yanına gidip kendisine Kur’ân’ı tamamıyla okudum. Sonra, yedi kıraat ile ilgili bir metin olan Şâtıbiyye’yi ezberledim."
1950 yılında dönemin Başbakanının isteği üzerine Mısır Radyosu'ndaki yarışmaya katılır ve başarılı olur.
Dönemin dini otoritelerinden Şeyh Dabaa onun radyo'da kuran okuyucusu olmasını ister ancak bu teklifi kabul etmez. Mısır'ın üst düzey yetkililerinin araya girmesi ile bu teklifi kabul eder.
MEKKE'NİN SESİ
Mısır dışına ilk ziyareti hac farzzasını yerine getirmek için 1952’de babasıyla beraber Su‘ûdî Arabistan’a gitmesiydi. Su‘ûdi Araplar şeyhin bu ziyaretini Allah’tan bir hediye bilip meyveleri toplaması gerekli bir fırsat olarak kabul edip ve ondan bu ülkede birkaç kayıt yapmasını istediler. Şeyh de bu teklifleri geri çevirmedi ve Su‘ûdî Arabistan’da birkaç tilavet kaydı için bekledi. Bu ülkede yapmış olduğu en meşhur tilavetleri Mescid-i Harâm ve Medine-i Münevvere’de olmuştu. Bu okuyuşları öyle beğenildi ki, bundan sonra “Mekke’nin Sesi” diye kendisine lakap verildi.
Genç yaşında evlenen Abdulbasit, 1952 yılında Erment'ten taşınarak Mısır'ın başkenti Kahire'ye yerleşir.
1981 yılına kadar Kahire Radyosu'nda çalıştı. Bunun yanı sıra İmam Şafii Camii'nde görev aldı. Ardından İmam Hüseyin camisi ve bir kaç camide de çalıştı.
Abdulbasit camilerde canlı Kur'an okuma organizasyonları düzenliyordu. Halk onun Kuran-ı Kerim okuyuşunu dinlemek için akın ediyordu. Dinleyiciler adeta kendinden geçiyordu.
Bunun yanı sıra Fransa, Suudi Arabistan, Suriye, Ürdün, Afrika ülkeleri, Pakistan, Endonezya gibi ülkelerden gelen davetler üzerine Kuran-ı Kerim okumak için seferlere çıktı.
Mağrib padişahı 5. Muhammed onu ülkesine davet etti. Ancak Mısır halkını bırakıp gitmek istemediğini söyledi.
VEFATI
Şeyh Abdulbasit diyabet hastalığına yakalanmıştı. İçme ve yemede sıkıntı çekiyordu. Bu hastalıkla beraber Şeyh’te ciğer yetmezliği de vardı. Abdulbasit bu iki ciddi hastalığa direnmeye güç yetiremiyordu. Böylece Giza şehrinde bulunan, Doktor Bedran Hastanesi’ne yatırıldı. Fakat doktorlar ve Şeyh’in çocukları onun sağlığının zayıflamasından dolayı Londra’ya gitmesini istediler, O da buna kabul etti, Londra’ya gitti. Bir hafta orada kaldı. Ömrünün günlerinin bittiğini anlamış gibi, kendisi ile beraber gelen oğlu Tarık’tan kendisini Mısır’a götürmesini istemişti.
Şeyh Abdulbasit, 30.11.1988 Çarşamba günü hakkın rahmetine kavuştu.