ANASAYFA


Korea Times'ten Suriye Kürtleri için dehşet verici iddia

Kürt parti, yönetici ve liderlerinin ittifaksızlık ısrarı, artık Kürtler için telafisi ve geri dönüşü mümkün olmayan yıkım ve katliam sürecini başlattı bile. Ortadoğu'nun en vahşi örgütleri Rojava'da toplanırken, Rusya, İran, Irak, Türkiye, Suriye rejimleri, gelişmiş onlarca ülkenin ağır silahları ile havadan ve karadan Kürtleri vurmaya hazırlanıyor.

Son bir kaç gündür, on binlerce El Kaide kökenli radikal Ceyş el-İslam, Feylak el Rahman v.b. şiddet yanısı örgüt savaşçıları ve aileleri Afrin, İdlip, Cerablus gibi yerlerde Kürtlere karşı konumlandırılıyor.

Derazor'da Rus paralı askerlerinin DSG'ye saldırısı bunun açık bir örneğiydi. Saldırılar Kürdistan'ın 4 parçasında da gerçekleşecek.

Bu süreci Kürt halkı, partileri, aydın ve medya kurumları kendi elleriyle başlattı. Hiç bir Kürt tarafı bu konuda diğerinden daha haklı veya daha haksız değildir; Hepsi aynı derecede suçludur. Özellikle halkın önünde birlik çağrısı yapan Kürt yöneticilerin, arkaplanda birliğin olmaması için elinden gelen her türlü rolü oynadığı artık biliyor.

Son olarak Korea Times'te yayınlanan bir makale bu vahim duruma vurgu yapıyor.



Korea Times'da Doug Bandow tarafından kaleme alınan makalede, "ABD'nin Kürtleri sattığı" iddia ediliyor ve tam da bundan ötürü ABD'nin, denizaşırı maceralara yelken açmadan önce iyi düşünüp ve mümkünse kendi sınırlarının dışına çıkmaması salık veriliyor.

Makalenin satırbaşları şöyle:

Başkan Donald Trump’ın sürekli yaygara koparmasına rağmen, Suriye yönetimi Ankara’daki Erdoğan rejimine teslim oluyor ve bir kez daha Amerika’nın Kürt müttefiklerini satıyor.

Yine de, bu tür bir geri çekilmenin kaçınılmazlığını fark edememek, Washington’ın İslam Devleti’ni yenmesi için çaba harcayanları terk etmesinden çok daha utanç verici.

Obama yönetimi, Suriye dağılırken her şeyi yapmaya çalıştı, ve sonunda iyi bir şey yapabilmenin ne kadar zor olduğunu anladı.

Washington, Esad’ı zorla çıkarmak istedi, IŞİD’i yenmek, “ılımlı” asileri desteklemek, Sünni radikallere karşı Sünni Körfez ülkelerine yardım etmek, radikal gruplarla işbirliği yapmak, El Kaide’nin yerel grubuna katılamk, İran etkisini sınırlamak, Kürt kuvvetlerini güçlendirmek, Türkiye’yi sakinleştirmek ve de Rusya’yı idare etmek istedi. İslam Devleti sonunda bozguna uğradı, ama diğer hedeflere ulaşılamadı.

IŞİD’in devrilmesi yönetime, zafer ilan edip Amerikan birliklerini eve döndürmek için iyi bir fırsat sundu. Suriye, ABD için hiçbir zaman çok önemli olmadı. İnsani açıdan bir trajedi olsa da, durum, Washington’ın Ortadoğu’da egemenlik kurmasını pek etkilemeycek. İyi bir amaç olmadan kaynakları savurmanın anlamı yok.

Ancak yönetim, yaklaşık 2 bin birliği Suriye’nin kuzeyinde tutmaya karar verdi. Başkan, bir “sınır güvenlik kuvveti” bulunmasının IŞİD’in tekrarlamasını engelleyeğini söyledi, ama yakındaki Suriye, Türkiye, İran, Rus kuvvetlerinin ve asilerin varlığı göz önüne alındığında bu çok gereksiz bir hareket.

Yönetimdeki yetkililieri, donkişotvari ve yasadışı başka görevler üzerine eğildiklerini itiraf ettiler bile: Başkan Başar El Esad’ı iktidardan indirmek için Suriye’nin bir çeyreğini işgal etmek, İran kuvvetlerini ülkeden dışarı sürmek ve Amerika’nın politik amaçlarını desteklemesi için Rusya üzerinde baskı kurmak. Washington’ın bu iddialı çabaları için kullanmayı planladığı araç ise, YPG idi.

Hatta, Şam’ı bu bölgeden mahrum etmek Esad’ın işini zorlaştırabilir, ama o bundan çok daha kötülerini atlattı. Nominal Kürt bölgesine İran üzerinden ulaşım çok güvenli olmasa da YPG, resmi olmayan sınırlarını sıkı bir şekilde kapatamıyor. Bir de Moskova’nın, Esad’ın varlığını sürdürmesine yönelik taahhüdü, kuzey bölgeler üzerinde etkili olmasına dayanmıyor.

Dahada önemlisi, YPG’nin Amerika adına Suriye ordusuyla savaşa girmesi ihtimali pek yok, çünkü Şam, kendi bağımsızlığını ilan eden Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu ya da Rojava’nın, göreceli özerkliğine saygı gösterdi. Şüphesiz Kürtler, İran kuvvetlerine karşı hiç sempati duymuyor, ama Suriye ile İran arasındaki işbirliğini zorla engellemeye çalışmaları olasılık dahilinde değil.

Bu yüzden yönetimin planı daha en başından ölü gözüküyordu. Ve bunlar daha Türkiye’nin rolünü dikkate almadan önceydi.

Anlaşılan başkan ve yardımcıları Ankara’nın, Türkiye’nin sınırında sağlam donanımlı, silahlı bir Kürt devletinin oluşturulmasına hiç ses çıkarmadan boyun eğeceğini hayal ettiler. Fakat Erdoğan hükümeti ABD ile YPG arasındaki askeri işbirliğinden avaz avaz şikayetçi oldu.

Ocak ayında Türkiye, Suriye’ye saldırdı ve Afrin yakınındaki Kürt kuvvetlerini vurdu, bir yandan da Amerikan birliklerinin konuşlandığı doğudaki Menbiç’e doğru yönelmekle tehdit etti. ABD tarafından eğitilmiş silahli Kürt birlikleri hemen, bir NATO müttefiki olan Türkiye’nin ordusuyla savaşmayı kesti.

Amerikan askeri yetkilileri, ABD birliklerinin de kendilerini savunacağı şeklinde tehditler savurdular ve Erdoğan bunları daha fazla tehditle karşıladı. Eski Devlet Bakanı Tillerson aceleyle Ankara’ya geldi, Amerika pes etmeye hazırlanıyordu.

Yönetim, Kürt kuvvetlerini sınırdan, Menbiç’ten uzaklaştırıp Fırat’ın doğusuna kaydırmayı kabul etti. Ama akla yine aynı soru geliyor: ABD bunu nasıl başaracak? Kürtler neden kabul etsin?

Türk istilasının ardından Kürt kuvvetler Şam’a yaklaştılar, Esad’ın desteklediği milisler Türklere karşı mücadelelerinde yardımcı oldu. Peki Kürtler, neden kendileriyle taraf olan Şam’a karşı durup, Ankara’nın isteklerine razı gelen Washington’a yardım etsinler?

ABD, görkemli ve utanç verici bir şekilde başarısız olacağı belli olan bir sürece girmektense, İslam Devleti’nin çöküşünün ardından bölgeden çıkmalıydı. Fakat çıkış hâlâ yönetimin en iyi stratejisi olmaya devam ediyor. Bu, nihayetinde başkanın zafer ilan edip Amerikan askerlerini eve getirebileceği bir savaş.

TOP-LEFT ADS

Kürt haber sitesi ZERnews, Kürtler ve Kürdistan ile ilgili haberler yapar. Kürt haber ajansları, siteleri haberleri... Diyarbakır, Erbil, Qamişlo, Rojava, Kürdistan Bölgesi, Irak, İran, Suriye, Türkiye ve tüm Ortadoğu haberleri ZERnews'te yayınlanır. DSG, ÖSO, Suriye rejimi, Şii Milisler, IŞİD / DAEŞ, Haşdi Şabi, Irak ordusu, TSK, PKK, YPG, YPJ, Peşmerge, Muhalifler... Basra, İdlib, Kerkük, Afrin, Deyrezzor, Şengal, Sincar, Şam, Ankara, Tahran, Bağdat ve Hewler... Mesut Barzani, Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan, Celal Talabani, Neçirvan Barzani, Kubat Talabani...